AnneCevap Ekibi
Üye12 Ocak 2025
0 kişi bu yazıyı beğendi

Anne olmak yalnızca bir kimlik değil; bir dönüşüm, bir yeniden doğuş… İşte matrescence, bu dönemin bilimsel adı. Bu kavram son yıllarda özellikle psikoloji ve sosyoloji alanında hızla önem kazanmaya başladı çünkü anneliğe geçişin yalnızca hormonal bir süreç olmadığını, aynı zamanda derin bir kimlik değişimi olduğunu vurgular.
Basitçe söylemek gerekirse matrescence, bir kadının anne olurken yaşadığı duygusal, psikolojik, sosyal ve biyolojik dönüşümün tamamına verilen isimdir.
Bu süreç tıpkı ergenlik gibi inişli çıkışlıdır; ama toplum genellikle doğumdan sonra annelerin “bir anda” yeni rollerine adapte olmalarını bekler. Oysa gerçek hiç böyle değildir.
Bilgi: Yapılan nörobilim çalışmaları, anneliğin kadın beyninde yapısal değişimlere yol açtığını gösteriyor. Özellikle empati, koruma ve sezgi ile ilgili bölgeler güçleniyor. Bu nedenle annelerin “içgüdüsel” dediği pek çok şey aslında biyolojik bir dönüşümün sonucu.
Bu kavram önemli çünkü anneliğin sadece mutluluk ve coşkudan ibaret olmadığını; kayıplar, belirsizlik, kimlik karmaşası ve bazen yas duygusuyla da harmanlandığını anlatır.
Doğum sonrası östrojen ve progesteron seviyeleri birkaç gün içinde hamilelik öncesi seviyesine düşer. Bu, duyguların hızla dalgalanmasına neden olur.
Doğum sonrası her kadın kendi bedenine yeniden alışma sürecinden geçer.
Bir yandan eski hayatına tutunmak isteyen “sen”, diğer yandan anneliğin tüm sorumluluklarını taşıyan yeni “sen”…
Bilgi: Psikologlar bu dönemde yaşanan kararsızlık ve dalgalanmayı “kimlik geçiş alanı” olarak adlandırır. Tıpkı göç eden birinin iki kültür arasında kalması gibi, anne de eski benliğiyle yeni rolü arasında bir süre gidip gelir.
Toplumsal olarak “doğal annelik” miti çok yaygındır. Ancak her anne doğumdan sonra kendini hazır hissetmeyebilir.
Bazı arkadaşların bebeğinle ilgili daha ilgili olurken, bazıları mesafe koyabilir.
Bilgi: Birçok uzman, anneliğin yalnızca yeni bir rol olmadığını, “kimlik hiyerarşisinde bir üst basamak” olduğunu söylüyor. Yani diğer tüm roller annenin yeni kimliğine göre yeniden düzenleniyor.
Bu yüzden anneler zaman zaman:
“Ben eskiden böyle değildim…”
“Hayatım tamamen değişti…”
gibi cümleler kurabilir. Tüm bunlar matrescence’in doğal parçalarıdır.
Bu sürecin belirli bir timeline’ı yoktur.
Bilgi: Bazı uzmanlar matrescence’in yıllar sürdüğünü, hatta bazı annelerin çocukları ergenliğe geldiğinde bile kimlik dönüşümünü yaşadığını söylüyor. Çünkü annelik sabit değil, sürekli evrilen bir rol.
Kabul, iyileşmenin ilk adımıdır.
Bilgi Terapötik yaklaşımlarda buna “duygusal farkındalık penceresi” denir. Duyguyu bastırmak yerine ona alan açmak, beynin stres merkezini sakinleştirir.
Annelik biyolojik olarak bir “topluluk deneyimi”dir.
Bilgi: Birçok ilkel kabilede anneye doğum sonrası ilk 40 gün boyunca asla yalnız kalma izni verilmez. Bu uygulama “allomothering” (yardımcı annelik) olarak bilinir ve kadının ruh sağlığını korur.
Küçük ama niş bir bilgi: Araştırmalar, annelerin “mini molalar” sırasında bile beyninde yenilenme etkisi oluştuğunu gösteriyor. Yani 10 dakikalık bir duş bile sinir sistemini resetleyebilir.
Mükemmel anne yoktur.
Nörobilimsel Açıklama: Bebeğin gelişimi için “yeterince iyi anne” olmak bilinir. Bu terim, psikiyatr Donald Winnicott tarafından geliştirilmiştir ve bebeğin güvenli bağlanması için aşırı mükemmellik değil, tutarlılık yeterlidir.
Her anne kendi hızında, kendi deneyimiyle dönüşür. Bu yolculuk bazen zor, bazen coşkulu, bazen sessiz ama her zaman özeldir.
Unutma:
Bu süreçte yalnız değilsin.
Değişiyorsun, dönüşüyorsun ve yeni halin de en az eskisi kadar değerli.
AnneCevap Ekibi
Üye12 Ocak 2025
0 kişi bu yazıyı beğendi
19.11.2025
08.01.2025
Toplam 0 yorum
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz.